OTOMOBİL İLE İLK TUR
1888 yılının Ağustos ayında, Benz marka arabaların
mucidi ve yapımcısı Karl Benz'in eşi
Bertha Benz, oğullan
Eugen (15) ve Richard'ı
(13) da yanına alarak kocasının arabasına bindi
ve Mannheim'daki evlerinden hareket ederek
Pforzheim'a gitti. İki kent arasındaki
uzaklık 180 kilometre idi. Gerçi, çocukların
ikisine de araba kullanmak öğretilmişti ama,
fabrika yetkililerinden biri yanlarında olmadan
babalarının arabalarından birine binmeleri,
kesinlikle yasaktı. Anneleri, Pforzheim'
daki akrabalarını özlediğini söyleyince, iki çocuk,
bunun kendi başlarına bir araba gezintisi
yapmak için bulunmaz bir fırsat olduğunu
düşündüler. Bayan Benz de, bu "çete"ye dahil
oldu ve üçü, bir sabah, iki beygir gücündeki
üç tekerlekli bir araba ile Mannheim'dan
yola çıktılar. Tabii, Karl Benz'in hiçbir şeyden
haberi yoktu. Ama, her şeye rağmen ona
bir not bırakarak, kendilerini merak etmemesini,
mutlaka geri döneceklerini yazdılar.
Direksiyonda Eugen vardı ve yanında da
annesi oturuyordu. Richard
arkada, motorun
üzerine oturmuştu. Heidelberg'de ilk molalarını
vererek öğle yemeği yediler, sonra da Wiesloch'a
doğru yollarına devam ettiler. Fakat,
yol yavaş yavaş bozulmaya başlamıştı. Rampaya
geldiklerinde, direksiyona Richard
geçiyor,
Bayan Benz ile büyük oğlu da arabayı
itiyordu. Bu arada fren bozuldu. Sık sık durup
bozuk freni onarmaları gerekiyordu.
Az sonra başlarına başka dertler de açıldı.
Önce pervane zinciri gevşedi. Sonra karbüratöre
giden boru tıkandı. Bu tıkanıklığı,
Bayan Benz'in tokalarından biriyle açtılar.
Çok geçmeden, kontak tellerinden biri, motorun
bir başka bölümüne değerek kısa devre
yaptı. Bayan Benz, bu arızayı da jartiyerini
kontak kablosunun üzerine sararak giderdi.
Kuşkusuz, Benz ailesinin yolculuğu, her
geçtikleri yerde büyük ilgi görüyordu. Hatta,
mola verdikleri bir handa, iki köylü, arabanın
nasıl çalıştığı konusunda aralarında tartışmaya
başladılar. Sonuçta iş, yumruklaşmaya
kadar gitti.
Pforzheim'a ulaştılar. Burada akrabalarıyla
beş gün boyunca hasret giderdikten sonra,
yeniden arabalarına bindiler ve Mannheim'a
geri döndüler. Ama artık hem ustalaşmışlar,
hem de arabayı yakından tanımışlardı. Bu
yüzden dönüşleri, gidişlerine oranla çok daha
rahat geçti.
Bu gezinin en büyük yararını da babaları
Karl Benz gördü.
Oğulları Eugen ve Richard,
arabanın özellikle rampalarda çok zorlandığını
söyleyince, kendisi de bir deneme yaptı
ve onlara hak verdi. Hemen arabaya bir vites
daha ekledi. Böylece, Benz arabalarının değeri
daha da artmış oldu.
line sattı. Bu, bir plakaya ödenen en yüksek
ikinci ücrettir. 1960'lı yıllarda da RR1 numaralı
plakayı bir Rolls-Royce sahibi 4 bin 600
sterline satın almıştı.
Arabalara takılan ve sahibinin milliyetini
belirleyen ülke plakaları ise (Örneğin TRTürkiye,
GB-İngiltere gibi) Uluslararası Trafik
Örgütü'nün 1926 yılında aldığı bir karardan
sonra uygulamaya koyuldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder