KABZ Ne Demek , Anlamı Nedir? : Arapça,
tutmayı ifâde eden bir kelimedir. Daralma, kapanma gibi manaları da vardır. Bu
terim, bast
ile birlikte
kullanılır. Bu durumda kabz ve bast, sâlikte bulunan iki zıt hali anlatır. Biri
emin olunan şeyden
korkmak, diğeri de
korkulan şeyden feraha çıkmak ve ondan emin olmak anlamlarını ihtiva eder. Kabz
kelimesi Kur'ân-ı
Kerim'de çeşitli yerlerde geçer. Bunlardan biri Tâhâ Suresi 96. âyettedir.
"Rasûlün, Cebrail'in
izinden bir tutam
aldım". Burada, Rasûlün atının basarak geçtiği topraktan, elimle bir tutam
aldım, manasına
gelmektedir.
Buradaki kabza (tutam) makbuz manasına gelir (Bkz. Mu'cemu Elfâzi'l-Kur'âni'l-Kerim,
c. II., s.
173). Furkân
Suresi'nin 46. âyetindeki kabz kelimesi, mahvolmak manasını ifade ettiği gibi,
Bakara Suresi'nin
245. âyetinde rızkın
genişlemesi ve daralması manasına gelir. Sûfiler kabz ile korkuyu, bast ile de
ümidi
kastederler.
Allah'ın tehdidinden korkan sûfî, kabz hâlinde olur. Bu durum, Tur Suresi'nin
baş taraflarındaki
"Muhakkak
Rabbının azabı gelecektir" âyetini duyunca Hz. Ömer (r)'de görülen hal ile
açıklanabilir. Allah'ın
müjdesi ile sufî,
bast durumuna geçer. Sûfilerden bazıları, Allah cemal sıfatı ile tecellî
ettiğinde kulu bast,
celâl ile tecellî
ettiğinde kabz halindedir, diye yorum yapmışlardır. Sûfilere göre Kâbız ve
Basit olan, Allah'tır.
Kabz'a; nimetin
elden gitmesi, sevgiliyi kaybetme ve mahzurlu olanın hücumundan kaynaklanan
korku gibi
anlamlar yükleyen
sufîler, bast'ı, müridin güven ve ümit hali olarak tanımlamışlardır. Ancak
bast'ta sevgiliye
yakınlık düşüncesi,
mahzurlu olanın yok olmasının şuuru söz konusudur. Sülemî, Tabakat'ında (ss.
106-124)
Hızır (a)'ın sürekli
olarak bast halinde olduğunu kaydeder. Sûfiler bast'ı, beka halinin oluşumuna
sebep olan
şeylerin ilki olarak
kabul ederler. Kabz ise, fenanın ilk sebebidir. Kulun kabz'ı, bast'ı
miktarıncadır. Diğer bir
deyişle, sûfinin
havf'ı, recâ'sı kadardır. Lüma sahibi Serrâc'a göre, kabz ve bast iki şerefli
hâldir. Allah, kabz
halinde; kulunu,
yeme, içme, konuşmadan alıkorken, bast halinde; yeme, içme ve konuşmaya
sevkeder.
Ebu'l-Hasen
eş-Şazilî'ye göre (Abdülha-lîm Mahmûd, Ebu'l-Hasen eş-Şazilî, s. 129) bast, nur
içinde nur, kabz
nur altında
zulmettir. Havf ve reca ile kabz ve bast arasındaki fark şudur Ne Demek , Anlamı Nedir? : Havf ve
reca, iyi olsun, kötü olsun,
istikbalde vukuu
düşünülen bir şeye aittir. Kabz ve bast ise, geleceğe değil içinde bulunduğumuz
zaman
(hal)'a aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder