Ailenizle birlikte bir dostunuzun yemek davetine katıldınız.
Tam ev sahibi birbirinden lezzetli yemeklerini sunup afiyetle
yemenizi beklerken, sizin oğlunuz veya kızınızdan bir ses geliyor:
“Öğh! İğrenç! Yemem ben bu yemeklerden!” O anki utancınızı
hayal etmek zor değil. Hemen çocuğunuzun bu gafından dolayı özür
dilemeye yeltenirsiniz muhtemelen.“Çocuk işte canım!” deyip
geçtiğiniz takdirde çocuğunuz bu yanlış davranışı tekrar edip sizi
utandırmaya devam edecektir. Aslında sorun, çocuklarımıza vermemiz
gereken nezaket eğitimini ihmal etmemizden kaynaklanıyor. Yapılması
gereken çocuk demeyip, bu konuda beklentilerimizi yüksek
tutmak.
Her insan kendisini dış çevreye davranışlarıyla tanıtır.
Sosyal hayattaki başarının en önemli anahtarıdır toplum içinde
nasıl davranmamız gerektiğini bilmek. Sosyal bir birey olan insanın
kendisine ve diğer insanlara saygılı olma ihtiyacı nezaket
kurallarını doğurmuş. Fakat bu doğuştan değil, sonradan
kazanılabilen bir özellik. Bu sebeple çocuklarımızı nezaket
kuralları konusunda eğitmek ebeveynler tarafından ihmal edilmemesi
gereken sorumluluklardan. Oysa çoğu anne baba “teşekkür
etme” ve “özür dileme”nin ötesinde, çocuklarına nezaket kurallarını
nasıl öğreteceği konusunda bilinçsiz.
EĞİTİME
OKULÖNCESİ DÖNEMDE BAŞLANMALI
Çocuklar 2 yaş civarında bilişsel olgunluğa erişmeye ve
öğrendiklerini ifade etmeye başlarlar. Bu döneme ulaştıklarında
artık bebek değil, çocuk olarak kabul edilirler. Çocuğumuz
konuştuklarımızı anlamaya başladığı andan itibaren nezaket
kurallarını öğretmeye başlayabiliriz. Sosyal çevre içerisinde uygun
şekilde davranan çocuk, toplum tarafından onay görür. Onay gören
çocuğun da özgüveni gelişir. Fakat çocuğa aktarılacak kuralları
belirlerken çocuğun yaşını ve gelişimini dikkate almalıyız.
Beklentilerimiz çocuğun yaşı ile paralellik göstermiyorsa çocuğu
boş yere zora sokmuş oluruz. Çocuklarımız yetişkin kategorisine
girene kadar bu konuda eğitilip hatırlatılmaya ihtiyaç
duyacaklardır.
DEDİĞİMİ
YAP AMA YAPTIĞIMI YAPMA!
Çocuklar gözlemleyerek öğrenirler. Özellikle iki yaşındaki bir
çocuğun en büyük hayali anne ve babası gibi olmaktır. Bu yüzden en
kolay ve etkili yol çocuğa model olmaktır. Arabayla giderken,
küllüğü camdan dışarı boşaltan bir baba, çocuğa nasıl bir örnek
olabilir tahmin edin. Çocuğunuzu bir ayna olarak düşünürsek, bu
aynanın yansıttığı aslında ailenizdir. Çünkü o sizi taklit eder.
Çocuğunuzu eğitmeye başlamadan önce aynadaki kendi görüntünüzden
memnun olmalısınız. Önce ebeveynler birbirine karşı edepli ve nazik
davranmalı. Eşinizle ilişkilerinizi kontrol edip, uyum içerisinde
olmaya çabalayın. Edep ve nezaketi tabiat haline getirmiş eşlerin yetiştirdiği
evlatlar, kendilerine ve topluma saygılı bireyler olacaklardır.
Aile içi kullanılan dil kaba ise, bu ortamda yetişen çocuklar da
incelikten yoksun olarak yetişeceklerdir.
DOĞRU
DAVRANDIĞINDA ONU TAKDİR EDİN
Çocuğunuzu nezaket kuralları konusunda eğitirken doğru şekilde
davrandığında ona olumlu destek verin. Tek bir “Aferin sana!”
kelimesi bile, çocuğunuzun bu hareketi şevkle tekrarlamasına sebep
olacaktır. Çocuğunuzu yüzüne karşı övmek harika bir eğitim
yoludur. Örneğin; “Çatalı tutuşun ne kadar hoş!” ya da “
Anneannenlerde yemekten sonra eline sağlık dediğinde seninle gurur
duydum” şeklinde onu takdir edebilirsiniz. Yanlış davranışı ise
hemen ters tepkinizi toplamamalı. Olumsuz tavır takınmak yerine
nazik bir tarz ve kıvamlı bir otorite ile ona, davranışın doğru
şeklini ve sebebini açıklayabilirsiniz. Özellikle başkalarının
yanında onu cezalandırmaktan kaçının. Çocuğunuzun utanıp mahcup
olması, onu bu doğru davranıştan ve sizden soğutacaktır.
Çocuğunuz zaman zaman yanlışlar yapabilir, ondan hemen
mükemmellik beklemeyin. Öğrenme, bir deneme-yanılma sürecidir,
sabırlı olun. Nezaket kurallarının birçok tezahürü vardır. Ama
unutmayın ki çocuk sizden gördüğü kadarını uygulamaya
geçirir.
OKULÖNCESİ
DÖNEMDE VEREBİLECEĞİMİZ BASİT NEZAKET KURALLARI:
• “Lütfen” ve “teşekkür ederim” kalıplarını sıkça
kullanın. Örneğin, çocuğunuz sizden su istediğinde “Su!” demek
yerine, “Su verir misin, lütfen” cümlesini tercih ettiğinizi
belirtin. Ayrıca size bir şey verdiğinde asla teşekkürü ihmal
etmeyin. O da bu alışkanlığı kısa zamanda kazanacaktır.
• Evinize gelen misafiri selamlamayı öğretin ona. Bir büyük
içeri girdiğinde ayağa kalkma alışkanlığını kazandırın. Sandıklara
kalkmak üzere olan, büyüklerin elini öpme geleneğini yerleştirmeye
çalışın.
• Karşısındakini dinlemeyi ve konuşurken sırasını beklemeyi
öğretin. Sözünüzü bitirmenizi beklerken elini tutarak, beklediğinin
farkında olduğunuzu ima edebilirsiniz.
• Paylaşma alışkanlığı kazandırın. Bir simit veya oyuncağa
yanındaki arkadaşının da sahip olmak isteyeceğini belirtin. Simidi
paylaşıp, oyuncağı da sırayla oynayabilirler.
• Sofra adabını uygulamalı olarak öğretin. Çatal-kaşık
tutuşunuzu zaten taklit edecektir. Özellikle onu, ağzında lokma
varken konuşmaması, başkasının tabağıyla değil kendisininki ile
ilgilenmesi, hoşlanmadığı bir yemek varsa size alçak bir sesle
bildirmesi gerektiği konularında eğitmeye çalışın. Yemek sonunda
“afiyet olsun”, “eline sağlık” kalıplarını ihmal etmeyin.
• Evinizde ve her mekanda derli toplu bulunmaya özen gösterin.
Dağınıklığını toplama ve hijyen alışkanlığını kazandırın.
• Çocuğunuzun empati duygusunu geliştirmeye çalışın. “Sana biri
şu durumda, şöyle davransa ne hissederdin?” şeklinde sorular
yöneltin. “Bir başkası da mutlaka öyle hissederdi” diye bağlayarak
empati kurmasını sağlayın. Çocuğunuzla iyi ve kötü davranış
örneklerini ele alıp, birlikte yorumlar yapın. Örneğin, ona
Efendimiz’in (s.a.v) hayatından bahsederken, “Allah’a inanmayanlar
O’na kaba davrandığında Peygamberimiz ne kadar incinmiştir, öyle
değil mi?” diye sorabilirsiniz.
• Çocuklar uykusuz ve aç olduklarında, kaba davranıp
huysuzlaşabilirler. Onların her türlü ihtiyaçlarını zamanında
gidermeyi ihmal etmeyin. Huysuzluk yapıp ortalığı velveleye vermeye
başladığında ona sakin bir şekilde karşılık vermeye çalışın. Sizin
tepkiniz onun da sakin davranmasını sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder