İSTİLÂ Ne Demek , Anlamı Nedir? : Arapça'da
deneme, sınama manasına gelir. Bu sınama ya hayırla olur, ya da şer ile veya
nimet,
ya da hikmetle...
Tasavvuf ıstılahında ibtilâ; Allah'ın, sıdkını öğrenmek üzere, kulunu bir takım
denemelere
tâbi tutmasıdır.
Kur'an-ı Kerim'de açıklandığı üzere, Allah ehl-i cenneti dünyada iken bir takım
sınavlardan
geçirmiştir Ne Demek , Anlamı Nedir? : "Biz
cennet ehlini sınadığımız gibi, onları (da) sınadık". (Kalem/17)",
Allah kalblerinizdekini
sınamak
için..." (Al-i İmran/104) Allah, katından zafer bağışlamak tarzında belâ-i
hasen ve savaşta şiddetle
sarsmak şeklinde
farklı bir bela ile kulunu imtihandan geçirir. Bu olaylardan sonra kulunun
durumuna bakar,
halinde, sıdkında,
imanında, yaşayışında sapmalar var mı, yok mu, kontrol eder. Böylece kulun
ihlası
(samimiyeti),
Allah'a dayanması ve doğruluğu ortaya çıkar. Bu iki kutuplu denemeye Fecr
suresinin şu
âyetlerinde açık bir
işaret vardır Ne Demek , Anlamı Nedir? :
"Rabbi, kulunu deneyip ona ikram edip, nimet verince, o kul, Rabbim bana
ikram etti' der
iken, bu nimetin kısılma durumunda "Rabbim bana ihanet etti, der"
(Fecr/15-16). İbtilâ;
müridin Allah'a
kavuşma (yani O'nun ahlakıyla ahlâklanma) sürecinde başından geçen bir çeşit
tecrübedir. Bu
hayır veya şer
suretinde olur. İnsanların arasında en büyük denemeyi geçirenler, nebilerdir.
Peygamberler
arasında belâya en
fazla mâruz kalanı, Hz. Peygamber (s) Efendimizdir. Şer şeklindeki belâ, malın
elden
gitmesi, çocuğun
ölmesi, açlık, korku, mahrumiyet şeklinde görülür. Bu husus Enbiyâ Sûresinin
35. âyet-i
kerimesinde şöyle
belirtilir Ne Demek , Anlamı Nedir? :
"Sizi fitne olmak üzere hayır ve şer ile deneriz, ondan sonra bize
dönersiniz".
İnsan sabırlı, cihad
ehli ve Allah'tan razı olmayınca, gelen belâya isyan eder; böylece, Allah'a
itaat yolundan
çıkar, ihlası
terkeder, derecesi azalır, noksanlaşır ve hüsrana uğrayanlardan olur. Aksi
durumda, gelene
sabreder de razı
olursa, manevî olgunluğun zirvesine ulaşır. Allah, kulunu mal ile de imtihan
ederek, ihlâsının,
rızasının derecesini
öğrenir. Bilindiği gibi; bir kimsenin yanında mal, mülk olacak, ancak ona en
ufak bir meyli
bulunmayacak, ona
rağbet etmeyecek, işte bu kişiye zâhid denir. Yanında mal, mülk olmayıp da,
mala mülke
rağbet etmeyene
zâhid denmez. Bu şekilde zengin olmakla birlikte zühd sahibi olmak bir
ibtilâdır. Zâhid
yanındaki malın
azalması veya çoğalmasına en ufak bir önem atfetmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder