İNÂBE Ne Demek , Anlamı Nedir? :
Arapça,
tevbe edip dönmeyi ifade eder. Manevî eğitim almak isteyen kişinin, bir mürşide
başvurup, tevbe
ederek ona bağlanmasına inâbe denir. Türkçe'mizde, kısaca el, almak tabiri
kullanılır. İnâbe,
aynı zamanda Kur'anî
bir ifadedir. (Msl. bkz. Ra'd/27, Lokman/15, Sâd/24,34, Zümer/17, Mümtahine/4,
Hûd/88, Şûra/10,
Ğafir/13, Şura/13, Zümer/54). Allah'a yönelene "münîb" denir. Bu bir
çeşit tören ile; şeyhin
huzurunda
günahlarına tövbe etmek, yalan söylemeyeceğine, hırsızlık yapmayacağına, zina
vs. gibi
kötülükleri
işlemeyeceğine söz vermek şeklinde olurdu. Buna bey'at da denir.
Nakşibendîlerde bu
merasim eskiden şöyle yapılırdı. Hak yoluna gidecek kişi, önce mürşidini arar,
bulur ve
ondan tarikat alır.
Ondan sonra, bu yoldaki rehberinin eşliğinde manevî eğitime koyulur. Hak
yolunda çok
tehlikeli geçitler,
geçilmez derin sular vardır. Sâlik bu yüzden şefkatli bir arkadaşa, tarikat
kurallarını tanıyan,
bilen bir arife
yakın olmadıkça vuslata (ihsana, Allah'la sürekli birliktelik bilincine)
eremez. İşte bu yüzden "errefik
sümme't-tarik"
(önce arkadaş sonra yol), "rical (arif velî) den tarik almayan, muhalden
muhale
yuvarlanır".
"Şeyh'in irşad etmediğini şeytan yönlendirir" gibi sözler söylenmiştir.
Kamil bir şeyh'in zikir telkini
(zikrin nasıl
yapılacağını öğrenmek) şu şekilde olur
Ne Demek , Anlamı Nedir? :
Şeyh önce sâlike
istihare emreder, kendi de istihare eder. Bu istihareler muvafık (uygun)
olursa, şeyh
sâlike gusül abdesti
almasını rica eder. Zira Hz. Peygamber Efendimiz (s) böyle yaptırırdı. Şeyh ve
sâlik,
beraberce iki rekat
namaz kılar, ardından yetmiş defa "estağfirullah el-azîm" yüz kere
"sübhanallahi ve
bihamdih"
derler. Sâlik Allah rızası için bir fakire sadaka verir. Sonra şeyhin huzuruna
gider. Şeyh onu diz
üstü karşısına
otutturur, sonra sâlike bütün küçük ve büyük günahlardan, kötü ahlâktan,
gafletlerden tevbe
ettirir. Bu nasuh
(kesin) tevbesidir. Sonra şeyh, sâlikten ödenmesi gerekli kul haklarını ödemesi
için söz (ahd)
alır. Ondan sonra
sâlikin sağ elini alır, musafaha eder gibi tutar. Sâlik farz, vacib, sünnet,
âdâb, azimetle
amel etmek için söz
verir. Ardından şeyh, şu âyeti okur Ne
Demek , Anlamı Nedir? : "Sana bey'at edenler, muhakak Allah'a
bey'at
etmiştir"
(Feth/10). Âyet bitince şeyh ve sâlik birlikte üç defa şu istiğfarı okur Ne Demek , Anlamı Nedir? :
"Estağfirullah el-azîm ellezî
lâilâhe illâ hu,
el-Hayya'l-kayyûm Gaffaru'z-zünûb ve etûbu ileyh ve es'elühü-tevbete
ve'l-mağfirate ve'lhidayete
lenâ innehü hüve't-Tevvâbûr-Rahim,
tevbete abdin zâlimin li-nefsihi darran ve la nef'an ve la
mevten ve la hayaten
ve la nüşûrâ. Sonra şeyh ve sâlik, ellerini dizlerinin üzerine koyup, gözlerini
yumarlar.
Ardından şeyh,
"Allah" ism-i celâlini kalbiyle sâlikin kalbine telkîn usulüyle üç
kere zikreder. (Sanki sâlikin ruh
toprağına, Allah
tohumunu diker). Bu iş de bitince, birlikte Allah'a el açarlar, şeyh dua eder,
sâlik âmin der.
Dua biter, eller
yüze sürülür. Artık sâlik, yola ilk adımını atmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder