12 Nisan 2012 Perşembe

ALLAH Ne Demek , Anlamı Nedir?


ALLAH  Ne Demek , Anlamı Nedir? : Kainatın yegane yaratıcısının zat ismi. ism-i celal. Lafza-i celal. İsm-i a'zam. Varlığına, ilk
insan Hz. Adem ile inanılan ve bağlanılan en yüce varlık. Allah'ın varlığının alametleri her yerde
bulunmaktadır. Maddi bir varlık olmadığı için, maddeye bulanmış varlıklar, Allah'ı doğrudan doğruya
göremezler, görmeye tahammül edemezler. Hz. Musa'nın Tur-ı Sina'da Allah'ı görme isteğine karşılık
meydana gelen durum, bunun en güzel misalidir. Güneşin ışığına bile dayanamıyan bir göz, nasıl olur da
kainatın yaratıcısı ve ilk sebebini görebilir? O'nun varlığı, kalplerde daha iyi hissedilir. Medeni veya vahşi her
milletin, her kavmin dilinde O'na tekabül eden bir kelime mutlaka vardır. Bütün milletlerin tarihlerinde, batılı
milletlerin kanunlarının başında, kitapların başlangıcında, paraların üzerinde, sanatkarların eserlerinde,
şairlerin mısralarında, dindarların dudaklarında veya kalplerinde, filozofun düşüncesinde, kafirlerin inkarında,
bilim adamının araştımalarında özet olarak her yerde O'nun ismiyle karşılaşmak daima mümkündür. O,
mutlak varlıktır. Yoklukla karışmış vaziyette değildir. Mükemmeldir, noksanlıklardan beridir. Zaruri, ezeli ve
ebedi varlıktır. O, sübjektir veya objektif varlık değildir. Öyle olsaydı, insan O'nu tasavvur edebilirdi. Kur'an'a
göre O'na benzer hiç bir şey yoktur. O, obje ve sübjeye göre değişmeyen, izafi olmayan mutlak varlıktır.
Mutlak varlık olmasaydı, mutlak yokluk olurdu. Mutlak yokluk ise yoktur. Allah, gayr-i şahsi ve âlemle
karışmış bir varlık değildir. Panteistlerin dediği gibi, O, âlemin içinde değildir. Âlemin dışında varlıkları hür
iradesiyle yaratmıştır. Eğer, O yaratıcı olmasaydı, âlem ve varlık, şuursuz bir tesadüfün eseri olurdu. Bu ise,
mümkün değildir. Mümkün olsa bile hürriyet ve düzen olmazdı. Hürriyet olmasaydı, însan hürriyeti,
dolayısıyla sorumluluğu ve ahlakı da mesnetsiz kalırdı. Tıpkı varlığının mesnetsiz kalışı gibi. Demek ki O,
ontolojik yönden tek prensip olup, var oluşun ve külli faaliyetin en üstün sebebidir. Mantık yönünden
âlemdeki nizamın, insandaki aklın, eşya ile düşünce arasındaki tavassufun üstün prensibidir. Allah, fiil sahibi
mutlak fail olarak düşünülünce, insanı sonsuzca aşan, insanlığa emirler veren, tavsiyelerde bulunan, ona yol
gösteren, kendisine ibadet edilen âlemin düzenini kuran ve kontrol altında tutan bir varlık akla gelir. Allah'ın
varlığını ispat için çeşitli deliller ileri sürülmüştür  Ne Demek , Anlamı Nedir? : Bunlar, fizik, metafizik (ontolojik), ahlaki ve ilmi deliller
olmak üzere çeşitli gruplara ayrılabilir. Allah'ın varlığına akıl ile nüfuz edilemez. O'na ancak inanılır. Çünkü aklı
aşan ve onu yaratan bir varlığı akıl kavrayamaz ve kuşatamaz (La tüdrikuhu'l-ebsar vehuve yudriku'l-ebsar).
En'âm/103. insan zihni de, O'nu bu yüzden tasavvur edemez. Allah'tan vazgeçmek ve problem olarak dahi
O'nun dışında kalmak mümkün değildir. Materyalistler bile bu hususu problem edinmişlerdir. Nietsche, Nicolai
Hartmann ve benzeri filozoflar, Allah'ı inkar etmek suretiyle, kendi varlıklarını tasdik edebileceklerini ileri
sürmüşlerdir. Bunlara Sartre'ı da dahil etmek mümkündür. August Comte, insanlığı tanrılaştırarak yine bu
probleme yer vermiştir. Friedrich Nielsche de insanı tanrılaştırarak, aynı şeyi menfi yönden yapmıştır. Allah'ı
inkar edip, insanı âlem ve madde içinde eritmek materyalist felsefelerin işidir. Âlemi ve insanı Allah ile
birleştirmek ise panteist anlayışların kârıdır. Bu ifratların hepsinden kurtulmak, Allah'ı ve yaratıcılığını, O'na
teslimiyeti kabul etmekle mümkün olur. O zaman varlıklar, değerlerine göre âlemde yerlerini bulurlar.
Allah, Kur'an'ı Kerim'de kendisini doksan dokuz kadar isimle kullarına tanıtmıştır. Şimdi kısaca Esmau'l-Hüsna
denilen bu isimlere göz atalım   Ne Demek , Anlamı Nedir? :

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Meraklı Bilgiler Bloguna hoşgeldiniz.